Diş çürükleri, diş minesinin asidik ortama maruz kalması sonucu zamanla erimesiyle başlar. Eğer zamanında fark edilip tedavi edilmezse, bu çürükler daha derin dokulara doğru ilerler ve en sonunda dişin sinirlerine, yani pulpa tabakasına ulaşabilir. Bu durum, daha yoğun ağrı ve enfeksiyon gibi belirtilerle kendini gösterir. Sinirlere ulaşmış bir çürük, daha ileri bir tedavi süreci gerektirdiğinden erken belirtileri tanımak oldukça önemlidir.
Diş Çürüğünün İlerlemesi Nasıl Olur?
Çürük, başlangıçta genellikle hiçbir belirti vermez ve bu nedenle fark edilmesi zordur. İlk aşamada yalnızca diş minesi etkilenir ve çoğu zaman ağrı hissedilmez. Çürük dentin tabakasına ulaştığında soğuk ve tatlı yiyeceklere karşı hassasiyet başlar. Bu hassasiyet, birkaç saniyelik kısa bir sızı şeklindedir. Çürük daha da ilerleyip sinir dokusuna ulaştığında ise şiddetli ağrılar ve iltihaplanmalar ortaya çıkar. Bu aşamada artık dolgu yerine kanal tedavisi gibi daha ileri müdahaleler gereklidir.
Sinirlere Ulaştığını Gösteren Belirtiler
Diş çürüğünün sinirlere ulaştığını anlamanızı sağlayacak başlıca belirtiler şunlardır:
- Uzun süre geçmeyen, zonklayıcı ağrı
- Gece uykudan uyandıran diş sızlaması
- Sıcak yiyecek ve içeceklere karşı şiddetli hassasiyet
- Dişin etrafında şişlik veya apseli bir oluşum
- Çiğnerken rahatsızlık ve baskı hissi
- Ağızda kötü tat veya sürekli kötü koku
Bu belirtiler, enfeksiyonun başladığı ve artık sinir dokusunun etkilendiği anlamına gelebilir. Bu durumda zaman kaybetmeden bir diş hekimine başvurmak gerekir.
Tanı ve Tedavi Süreci
Diş hekimi, hastanın şikayetlerine ek olarak yapılacak klinik muayene ve röntgen ile çürüğün sinirlere ulaşıp ulaşmadığını belirler. Eğer pulpa iltihaplanmış ya da hasar görmüşse, kanal tedavisi uygulanarak dişin içindeki sinir dokusu temizlenir ve diş yeniden doldurularak işlev kazandırılır. Bazı durumlarda enfeksiyon ilerlemişse, kanal tedavisinden önce birkaç gün antibiyotik tedavisi gerekebilir.
Diş çürüğü her zaman ağrıyla başlamaz ancak sinirlere ulaştığında belirtiler oldukça netleşir. Bu aşamaya gelmeden erken teşhisle müdahale edilmesi, hem daha kolay bir tedavi süreci sağlar hem de dişin ömrünü uzatır. Dişlerde olağan dışı hassasiyet, ağrı ya da renk değişikliği fark edildiğinde vakit kaybetmeden diş hekimine danışmak en doğru adımdır.